KÖYÜMÜZE HOŞ GELDİNİZ - VANEMIZ
  FORUM1
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  RESİM GALERİSİ
  ANASAYFA
  SAGLIK
  ŞABAN KATAR'IN YAZILARI
  SİTE İSTATİKLERİ
  NUR TV:YE DIKKAT
  SEVILEN SAHSIYETLER
  TEMEL ILE DURSUN
  YEMEK CESITLERI
  SEHIT ASKER
  SEVILEN ILAHILER
  SITEDE YENILIKLER
  HADIS SAYFASI
  GÜNDEM
  EGITIM YAZILARI
  KÜTÜPHANE
  SAIRLER
  YCANAKKALE GECILDI
  ERKAN OCAKLI
  RESIMLERIM
  OSMANLI PADISAHLARI
  ALLAHA SAVAS ACANLAR
  TIKLA VANEYI GÖR
  CÜBBELI AHMET HOCA
  HIRKAI SAADET
  IKIZDEREDEN HABERLER
  BILIM
  SIYASI HABERLER
  IKIZDERE TELEFONLARI
  ATMA TÜRKÜ
  SIIR BÖLÜMÜ
  ISLAMI HIKAYELER
  ISLAM
  SEVILEN ÖZANLAR
  SAHABEDEN INCILER
  VASIYET
  HABERLER
  ISLAM TARIHI
  ISLAM VE KADIN
  ISLAM ECDADIMIZ
  ISLAM ILMIHALI
  TIMUR TAS HOCAM
  VANEMIZ
  SABAN KATARIN VIDYOLARI
  KARADENIZ FIKRALARI
  ESMAÜL HUSNA
  ESHABI KIRAM KIMDIR
  ALLAH DOSTLARI
  DINI MESELELER
  HZ:KUR´´AN MEALI
  GAZETE OKU
  IKIZDEREDE SAGLIK HIZMETLERI
  MEKTUP
  KURANI KERIM
  KÖYDEN RESIMLER

 

VANE
İlçeden yedi km uzaklıkta, yeşilliklerin bol olduğu köyün eski adıdır. Yeni adını ise, yer altından çıkan, yaklaşık 100 C ılıca suyundan alıyor. Ilıca Köyü.
1950’lı yıllarda, ilçemizdeki elektrik santralını ve o santrale su götürecek olan barajların yapım işini alan Macar mühendislerden biri, eline bir avuç toprak aldı ve orda bulunanlara :”Bakın arkadaşlar! Bu toprak şimdi çok verimli. Fakat bu böyle devam etmeyecek. Öyle bir zaman gelecek ki, bu toprak fakirleşecek yanı tamamen verimsiz bir duruma gelecek.”dedi. Gerçekten de o zamanlar, köyümüzün toprağı çok verimliydi. Mısırın koçanı tanelerle dolu, taze fasulyeler ise sırıkları eğecek kadar çoktu. Hele patates…Onu ateşte pişirip ta yiyebilmek için yanında bir o kadar da su içmeniz gerekirdi. Meyvelere gelince, Yarabbi! Ne güzellikler yaratmışsın sen. Armut, elma ve erikler dalları kıracak nerdeyse; o kadar çok olurdu. Hele kara lahanası var ya (gel ki ben hiç sevemedim) dolmasını veya çorbasını yiyen kişi bir daha yemek istiyor. Bu kişi, köyümüzden değil de başka illerin insanı bile olsa aynı isteği duyuyor. Gerçekten de dolmasının tadı başka oluyor. O zamanlar, tarlasından aldığı ürünü satmak isteyen olursa sata bilirdi. Gerçekten, satabilecek kadar çok yetişiyordu.
Bundan 25-35 yıl önce, köyümüz çok kalabalıktı. üç tane bakkal, otel vb vardı. Artık toprak verimsizleşmeye, insanlarımız da yavaş yavaş gurbetin yolunu tutmaya başladı. Bazı mahallelerde kedi fare bile kalmadı desek inanın. Yanı o Macar mühendisin dedikleri bir bir çıkıyor , kehanet gibi gerçekleşiyor desek yanlış olmaz. Bu köyde yaylacılık bir tutkudur. Hele bir de mezra olayı var ki yayla kadar etkiler insanımızı. Bahar ayı gelince, önce mezraya çıkılır, bir iki ay kadar kalırlar, oradan da ver elini yayla. Büyük Yayla, Çağırankaya , Aşağı Yayla…saymakla bitmez . Hepsinde ayrı bir tat, ayrı bir hava vardır. Eskiden yol deyince herkesin aklına ayakla gidilen yol gelirdi; yanı patika yolu. Köyden mezraya, mezradan yaylaya sonra aynen yayladan mezraya, mezradan da köye inerken ev eşyaları hep kadınlarımızın, kızlarımızın sırtında taşınırdı. Sanki bu yük taşımak onların kaderi olmuştu. Fakat, bu son 20 yıl içinde çok şeyler değişti. Yaylalara araba yolu, elektrik bile geldi. Artık insanımız, bir kuzu için yada bir yorgan için bile bir araba kiralayacak kadar rahata ve zevke kavuştu. Yaylaya iniş v e çıkışta çok eğlenceli olurdu. Birbirlerini sevenler, yaylaya çıkacakları gün birbirlerine randevu verir ve yolda buluşurlardı. Yemek molasında veya yürürken bir birlerine atma türkü atarlar veya horon teperlerdi. Çember oluşturup ta oynanan oyunları gören insan, bunlar yük taşımayı galiba eğlenceye dönüştürüyorlar der. Evet, o zamanın insanları sabırlı sevecen ve saygılıydı. Türkü atışmaları bile düşüncelerini yansıtırdı:
“Masa üstünde ferman,
Okurum zaman zaman.
Uşak alırım seni,
Hakim olduğun zaman.
Vane’de ağalık, eşkıyalık, zorbalık, kan davası gibi çağ dışı olaylar yaşanmamıştır. Yalnız, yumruğunu masaya vuracak, yüzüğün içinden mermi geçirecek kadar da keskin nişancılarımız vardı.
Köyümüzde, bir ara ikiye çıkan ama nüfus azlığından dolayı yine bire düşen bir okulumuz, sağlık ocağı, beş ayrı yerden ulaşıla bilecek yolları vardır. Herkesin kapısına su akar. Bu köyde uzun süre muhtarlık yapan rahmetli Ali Öztürk’ün hizmetleri çoktur. Ayrıca, 70 yaşın altında bulunan ve okula gitmiş kadın, erkek yanı köyün tamamının öğretmeni olan rahmetli Mahmut Aksu’yu unutmak nankörlük olur.
Bundan 17 yıl önce, bir arkadaşım bana ansiklopedik İngilizce bir sözlük vermişti. Bir gün sayfalarını karıştırırken, Vane kelimesi gözüme çarptı. Tam bir sayfa ayırmıştı bu konuya. Okudum. Gerçekten de o Macar mühendisin dediği gibi yazmıştı: “Vane:Gittikçe fakirleşen, azalan, verimsizleşen toprak.demektir.” evet aynen böyle yazmıştı. Zaten her yıl mutlaka bir aile değişik şehirlere (özellikle İstanbul) göç etmektedir. Vatana olan bağlılığı ise, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği şehitler ve Taksim meydanında bulunan Veysel’in heykeli herhalde anlatmaya yeter.
BEKARAYDIN/İstanbul/14.07.2006
 
 
Yeni sayfanın içeriği
Bugün 21 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol