KÖYÜMÜZE HOŞ GELDİNİZ - BILIM
  FORUM1
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  RESİM GALERİSİ
  ANASAYFA
  SAGLIK
  ŞABAN KATAR'IN YAZILARI
  SİTE İSTATİKLERİ
  NUR TV:YE DIKKAT
  SEVILEN SAHSIYETLER
  TEMEL ILE DURSUN
  YEMEK CESITLERI
  SEHIT ASKER
  SEVILEN ILAHILER
  SITEDE YENILIKLER
  HADIS SAYFASI
  GÜNDEM
  EGITIM YAZILARI
  KÜTÜPHANE
  SAIRLER
  YCANAKKALE GECILDI
  ERKAN OCAKLI
  RESIMLERIM
  OSMANLI PADISAHLARI
  ALLAHA SAVAS ACANLAR
  TIKLA VANEYI GÖR
  CÜBBELI AHMET HOCA
  HIRKAI SAADET
  IKIZDEREDEN HABERLER
  BILIM
  SIYASI HABERLER
  IKIZDERE TELEFONLARI
  ATMA TÜRKÜ
  SIIR BÖLÜMÜ
  ISLAMI HIKAYELER
  ISLAM
  SEVILEN ÖZANLAR
  SAHABEDEN INCILER
  VASIYET
  HABERLER
  ISLAM TARIHI
  ISLAM VE KADIN
  ISLAM ECDADIMIZ
  ISLAM ILMIHALI
  TIMUR TAS HOCAM
  VANEMIZ
  SABAN KATARIN VIDYOLARI
  KARADENIZ FIKRALARI
  ESMAÜL HUSNA
  ESHABI KIRAM KIMDIR
  ALLAH DOSTLARI
  DINI MESELELER
  HZ:KUR´´AN MEALI
  GAZETE OKU
  IKIZDEREDE SAGLIK HIZMETLERI
  MEKTUP
  KURANI KERIM
  KÖYDEN RESIMLER

 

YÜZYILIN DENEYİ BAŞLADI
9/10/2008 Karakter Boyutu:
İngiliz astrofizikçi Hawking, bugünki deneyde, Higgs parçacığının bulunamayacağına dair 100 dolarına bahse girebileceğini söyledi.

Dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı "Büyük Hadron Çarpıştırıcısı" (LHC), maddenin sır perdesini aralayabilmek amacıyla faaliyete geçirildi.

Aralarında Türklerin de bulunduğu 5 binden fazla fizikçi ve mühendisin 10 yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı proje, son yılların en büyük bilim projesi olarak gösteriliyor.

LHC, Fransa-İsviçre sınırında, Cenevre yakınlarında, yerin 100 metre altında 27 kilometrelik dairevi bir tünel olarak inşa edildi.

Deney başladıktan sonra, tünel çevresinde bulunan 4 büyük algılayıcıdan ikisi Atlas ve CMS, "Higgs bozonunun izini sürecek". Bu parçacığın diğer bazı parçacıklara kütle kazandırdığı düşünülüyor. Bu deneyde Higgs bozonu tespit edilemezse teorik fizik alt üst olabilir.

'Dünyanın sonu' mu geldi?

Cern'de bugün başlayacak olan insanlık tarihinin en büyük deneyi ile ilgili endişeler artarken, deneye katılan bilim adamlarından tüyler ürperten bir adım geldi.

CERN'in bazı çalışanları deneyin başlamasından bir gün önce düzenledikleri partiye, tüm endişeleri haklı çıkarırcasına "Dünya'nın Sonu" adını verdi.

Deneye katılan bilim adamları tüm açıklamalarında, söz konusu deneyin hiçbir risk taşımadığını vurgulasa da partiye verdikleri isim tüyleri ürpertmeye yetti.

HAWKING: BAHSE GİRERİM HIGGS PARÇACIĞINI BULAMAZLAR



Ünlü İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, İsviçre’deki CERN laboratuvarında bugün yapılacak çarpıştırma deneyinde, kozmik bilimin "Kutsal Kase"si olarak adlandırılan Higgs parçacığının bulunamayacağına dair 100 dolarına bahse girebileceğini söyledi.

Atom protonlarının, yerin altındaki 27 kilometrelik Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda (LHC) ışık hızına yakın bir seviyeye ulaşarak çarpıştırılacağı deneyde ortaya çıkacak enerji sayesinde Higgs parçacığının bulunacağı düşünülüyor. Hawking, mevcut düşünceye göre bunun bulunabileceğini, ancak bulunmamasının daha heyecan verici olacağını, böylelikle bilim aleminin evrenin oluşumuyla ilgili sırları araştırmaya devam edeceğini söyledi ve "100 dolarına bahse girerim ki, Higgs parçacağını bulamayacaklar" dedi.

Bilim dünyası, maddeye kütlesini kazandırdığı varsayılan ve adını İngiliz fizikçi Peter Higgs’ten alan Higgs parçacığının bulunması halinde evrenin sırlarının çözüleceğini düşünüyor. Çünkü evrenin başlamasında, madde ve anti-madde şeklinde bir simetri olması gerekiyordu. Ancak antimadde yok oldu. Asimetrik bir düzende sadece madde kaldı. Bu nedenle de evrendeki parçacıkların kütlelerini nasıl kazandığı konusu bir sır olarak kaldı. Teoriye göre bunların kütle kazanması için Higgs parçacığının varlığı gerekiyordu. O parçacık olmasa evren olmazdı. Higgs’in bugüne kadar bulunamamasının nedeni de büyük ihtimalle, kütlesi ağır olduğu için o enerjiye ulaşılamamasıydı.

CERN'deki deney Kuran'ın da emri
9/12/2008 Karakter Boyutu:
Evrenin oluşumunu deşifre etmeyi hedefleyen CERN'deki deney için Diyanet ve ilahiyatçılar "İslam yaradılışın araştırılmasını ister" diyor..

Sabah'ın haberine göre, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN), İsviçre- Fransa sınırındaki laboratuvarında yapılan "Big Bang" (evreni ortaya çıkaran büyük patlama) deneyinin heyecanı, tüm dünya gibi Türkiye'yi de sardı. Önceki gün ilk etabı gerçekleştirilen ve başarıyla tamamlanan ilahiyatçıların ve Diyanet İşleri'nin görüşleri merak konusuydu. Diyanet, "Her deney Allah'ın bilgisi dahilindedir" açıklaması yaptı. İlahiyat profesörleri ise deneyin İslami açıdan hiçbir mahzurunun bulunmadığı konusunda hemfikir... İşte, İslamiyet'in dünyanın nasıl yaratıldığının araştırılmasını istediğini belirten ilahiyatçılardan bazılarının görüşleri:

DİYANET'İN YORUMU

"İnsanoğlu Allah'ın verdiği akılla yol alıyor"

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu: İnsanoğlunun yapabildiği her deney yüce Allah'ın bilgisi dahilindedir. Bilimsel nitelikteki deneyler, Sünnetullah (Allah'ın Sünneti) çerçevesinde gerçekleşir. Keşif, olan bir şeyi açığa çıkarmaktır. Bu tür keşiflerin ilahi iradeyle çatışan keşifler olduğu kanaatinde değilim. Zaten yapılan deney, var oluşla ilgili ipuçlarını keşfeder. İnsanoğlu Allah'ın verdiği akılla yol alıyor.

İLAHİYATÇILARIN YORUMU

'Serseri bir tesadüfe bağlamak akla ziyan'

Prof. Dr. Hayrettin Karaman: Allah Kuran'da varlıkları nasıl yarattığını birçok ayette anlatıyor ve bizim de bu yaratılış üzerinde düşünmemizi istiyor. Evrenin nasıl var olduğu ve yapısı konusunda bilim yöntemlerini kullanarak araştırmada bulunmak, İslam'ın istediği bir şey. Hem insanlar hem de cansız varlıklar incelendiğinde görülüyor ki, muazzam bir hesaplama ve işçilik söz konusu. Bütün bunları serseri bir tesadüfe bağlamak, akla ziyan.

'Sakıncalı değil, aksine dinin emrini uygulama'

Prof. Dr. Saim Yeprem: Kuran tabiatın nasıl var olduğunu araştırmamızı emrediyor. Bu dine aykırı değil, dinin emri olur. 'Dağlar nasıl dikilmiş, yer nasıl düzeltilmiş, gök nasıl yükseltilmiş, bunları araştırmaz mısınız, canlılar nasıl yaratılmış bu konuyu incelemez misiniz?' anlamında ayetler var. Kuran'daki bu emrin açıklanması ve uygulanması gibi de düşünülebilir bu deney.

'İlk Müslümanlar da ilmi ibadet saydılar'

Prof. Dr. Beyza Bilgin: Eskiden kutsal kitabı ulema yorumluyordu ve deneysel çalışmalarla buna aykırı sonuç çıkarsa reddediliyordu. Ancak reddetme fayda getirmedi. Allah bunu böyle yarattıysa ve insanların da bilmesini istiyorsa, ulema ne derse desin doğrusu budur. Allah Kuran'da sık sık söylüyor, 'Yeryüzünde gezin, Allah'ın nasıl yaratmaya başladığını görün' diye. Başlangıçtaki Müslümanlar ilmi de ibadet gibi kabul ettiler, bütçe ayırdılar.

YÜZYILIN DENEYİNDE ÖNEMLİ GELİŞME

CERN'de ilk kozmik ışın kayıtlara geçti  CERN'de ilk kozmik ışın kayıtlara geçti
Tarihî deneyde çalışan doktora öğrencisi ilk kozmik ışın kaydının gerçekleştirdiğini duyurdu.


CERN'de yürütülmekte olan ATLAS adlı tarihî deneyde çalışan Berkeley Üniversitesi doktora öğrencisi Seth Zenz, deneyde kullanılan piksel detektörlerinin cumartesi gecesi ilk kozmik ışın kaydını gerçekleştirdiğini duyurdu.

Zenz, "Bu bizim için çok heyecan verici bir haber" dediği gelişme hakkında daha kapsamlı açıklama yapabilmek için çalışmaların sürdüğünü belirtti.

İLGİLİ HABERLER:

YÜZYILIN DENEYİNDE TÜYLER ÜRPERTEN ADIM

TARİHİ DENEYDEN İLK GÖRÜNTÜLER

CERN'DEKİ DENEY KUR'AN'IN DA EMRİ

Prof. Nevzat TARHAN
20080608070600.jpg
'CERN' Allah ve ışınsal varlıklar
12 09 2008 12:55
Haber 7

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) 8 milyar dolar bütçeli 14 yıldır süren 1400 parçacık fizikçisinin çalıştığı büyük projenin deney aşamasını başlattı.

Amaç ışık hızından daha hızlı parçacık akımını test edebilmek� Başarılı olmasını dilemek herkesin görevi olmalı. Çünkü teknoloji bizatihi tarafsızdır, iyi insanların elinde iyi, kötü insanların elinde kötüye yarar.
 
Uzaydaki soğuk düzeyinde ışık hızından daha hızlı bir hıza ulaşmış atom altı parçacıklarının varlığı, hareketi ve  büyük enerji taşıdığı Bing Bang teorisinin temel bilgisidir.
 
En küçük atom olan Helyumun Karbon olabilmesi, büyük enerji yüklenmesi ile olabilmişti. Bir dış güç bu enerji yüklenmesini yaptı ise nasıl yapmıştı? Deney enerjiyi açığa çıkararak bunu bulmaya çalışıyor.
 
Eğer deney başarılı olabilirse Alp dağlarında bütün Avrupaya yetecek enerji santralı oluşturulabilecek. Elektronlarla protonları çarpıştırarak nükleer enerjiyi bulan insan aklı protonları daha küçün parçacıklarla çarpıştırarak yeni enerji kaynağını da keşfedebilir.
 
Bu keşif deneyüstü bir gerçekliğin var olduğunu mu gösterecek? Diğer sorulan soru da budur. Bu deney evrende bizim görme elektromanyetik aktivasyonumuz dışında bilinç sahibi ışınsal varlıkları gösterebilir mi? Işık hızından daha büyük hız yoktur diyenler bu deneyle düşüncelerini değiştirmiş olacaklardır.
 
Psikon kimyasal ve elektrofizyolojik çalışan beynimizin üstünde tabir caizse sürücü koltuğunda oturan yönetici paralel beyine kuantum fizikçilerin verdiği isimdir. Madde olmayan bir zihindir.
 
Madde olmayan zihinsel birimler holografik olarak da tanımlanır. Üç boyutlu frekans kodlarından oluşur. Bilindiği gibi lazerde fotonlar eşduyumlu davranır, aynı ritme uyar, bireysellik kaybolur, fakat güç artar.
 
Hologram görüntü kaydetme yöntemi olarak etiketlemede kullanılıyor. Aslında kaydedilen görüntü değil amblemin frekans kodlarıdır. Yakın zamanda insanın üç boyutlu görüntüsü ekran yerine ortamda bizimle konuşabilecek.
 
Bilinçli bellek uzay-zaman bileşeninde yer alır. Bilinç belki de madde cinsinden olmayan, beyinde yer almayan ama egonun altında yürütücü, zaman ve mekanı olamayan, hologram gibi elektromanyetik aktivasyondur.
 
Beyin, holografik evren hipotezine göre, vitrin ve dış görünümdür. Madde cinsinden olamayan psikon,kuantum sıçramaları ile sinirleri uyarır. Niyet ve düşünce psikonu ateşler, psikon dendronlar yani sinir ağları yoluyla seçilen sinir hücrelerini ateşler. Kol kaldırmaya niyet ettiğimiz zaman veya zihinde canlandırma yaptığımız zaman algılar kaynaşır; algıların birliği oluşur, sinir hücrelerindeki voltaja bağımlı iyon kanalları çalışmaya başlar.
 
Klasik fizik bütünü, parçaların toplamından fazla olması nedeniyle açıklayamıyor. Kuantum fiziği ile madde altı parçacıklar tanındı.
 
Madde altı veya antimadde kuantum mekaniksel özelliğini oluşturur. Kuantum bakışı ile önsezileri daha iyi anlamaya başladık. Kuantum rönesansı zihni anlamaya çalışıyor. Kuantum elektrodinamiği insanlarında içinde olduğu bir sistemde söz ediyor. İnsan beyni alternatif seçimlerin tümünü bir arada bulundurur.
 
Kuantum düşüncesi ilhamın uzun ve başarısız araştırmaları arasında gelmesini nasıl açıklıyor? Kuantum benzeri  evrende genel düşünce ve bilgi kaynağı olmalı. Bu zekaya ‘kozmik zeka’da denilebilir. İşte dinlerin açıkladığı tapınmaya layık varlık yani Allah’ın varlığına bir kanıt ta böyle ortaya çıkacak gibi gözüküyor.
 
Zihin ve madde arasında keskin ayırım olmadığı için yoğun düşünce, duygusal odaklaşma zihinsel yoğunlaşma esnasında dalga fonksiyonu yoğunlaşır. Işıktan hızlı giden bir evrensel akışla temas kurulur ve bilgi arşivlerine ulaşılır. İşte ışınsal varlıkların olabileceğine bir kanıtta böyle ortaya çıkıyor.
 
Bütüncül evren, bütüncül elektromanyetik fonksiyonu, bütüncül elektromanyetik fonksiyon bütüncül uzay madde varlığını gösteriyor.
 
Bütüncül uzay madde de bilgi kaynağı bilgi dosyalarını bilinçli belleklere yükleyebilir. İnsan madde cinsinden bir bilinçli bellek ise ışık hızında veya ışık hızından daha hızlı bilinçli bellekler neden olmasın?
 
Bilinçli evren yani ALLAH’ın  her an insan veya ruhani varlıklar biçiminde ki bilinçli belleklerle alışveriş içinde olması çok akla yakındır. Kur’an-ı Kerim’deki tevhid akidesine çok uygun bir bilimsel yol CERN ile daha iyi anlaşılacak diyebiliriz.
 
İlahi irade bütüncül sinirsel aktivitenin parçası olan beyinle  alıveriş içindedir. Beyin alternatif seçimlerin tümünü bir arada bulundurur. Uygun uyarılardan birini seçer. Böylece insanın cüz-i iradesi anlaşılmış olur.
 
Evrenin rüya gibi bir farklı gerçeklik olduğunu söyleyen kuantum fizikçileri, ruh ve madde arasında belkide bir köprü kurmak üzereler.
NEVZAT TARHAN - HABER 7
Bu yazı 30526 okundu.
Kıyamet Gibi!.... VİDEO
9/21/2008 Karakter Boyutu:
Amerikalı gök bilimciler, 300 milyon ışık hızı uzaklıktaki iki gezegenin çarpıştığını belirlediler. İşte iki gezegenin çarpışma görüntüleri.

Uzayda tespit ettikleri toz parçacıklarından yola çıkan California ve Tennessee Üniversiteleri uzmanları, dünyadan 300 milyon ışık yılı uzaklıkta 2 gezegen arasında meydana gelen çarpışmanın BD +20 307 isimli yıldız kümesinde meydana geldiğini ortaya çıkardı.



Uzmanlar çarpışmanın, Dünya ile Venüs’ün birbiriyle çarpışması durumunda ortaya çıkacak görüntüye benzediğini dile getirdi.

Çarpışmanın görüntüleri bir soruyu akıllara getirirken uzmanlar şimdi “Benzer bir çarpışma Güneş Sistemi’nde meydana gelebilir mi?” sorusunun cevabını arıyor.
@ 1030

YAKLAŞIK YARIM ASIR ÖNCE PATLADI, YANKISI YENİ GELDİ

436 yıllık sır çözülecek mi?
436 yıllık sır çözülecek mi?
Bilim adamları, bilimsel çalışmalarda mihenk taşı kabul edilen ve 1572 yılında gözlemlenen bir süpernova patlamasının "ışık yankılarını" gözlemlediler.

Alman Max Planck Astronomi Enstitüsü'nden araştırmacılar, 1572'de Danimarkalı astronom Tycho Brahe'un gözlemleyerek kaydettiği süpernovanın, yıldızlar arası toz tarafından yansıtılan donuk ışık yankılarını, Havai ve İspanya'daki teleskopları kullanarak tespit ettiler.

O dönem tüm dünyada gözlemcilerin büyük ilgisi çeken bu gök olayının doğası üzerindeki 436 yıllık sırrı çözmeye yardımcı olması beklenen, meşhur süpernovanın "fosil izleri" konusundaki araştırma, Nature dergisinde yayınlandı.

Max Planck Enstitüsü'nden Dr Oliver Krause, 1572'ye dek süpernova patlamasının bilim tarihinde çok önemli bir nokta olduğunu belirterek, bu gözlemle gökyüzündeki değişmezlik ilkesinin ortadan kalktığını kaydetti.

1572'de Kasım ayının başlarında Cassiopiea takımyıldızında beliren ve gün ışığında bile görülebilen parlak "yeni yıldız", aralarında ünlü Danimarkalı astronom Brahe'nin de bulunduğu birçok gözlemciyi büyülemişti.

Süparnovanın kesin konumunu "Stella Nova" adlı kitabında belirleyen Tycho Brahe, ölçümlerinin yeni yıldızın, "yıldızların değişmez olduğunu söyleyen ve 2 bin yıl Batı düşüncesine hakim olan Aristo geleneğine ters düşecek" biçimde Ay'ın çok gerisinde olduğunu kaydetmişti. Bu bulgu Kepler, Galileo, Newton ve diğer bilim adamlarının çalışmaları için önemli bir dayanak teşkil etmişti.

Enerjisi biten büyük yıldızların şiddetle patlamasına denilen süpernovaların bazen parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katına varabiliyor.

Başlangıçta yapısı, iyonize madde olan plazma şeklindeki bir süpernovanın parlaklığını yitirmesi haftalar ya da aylar sürebilir. Bu süre zarfında yaydığı enerji, güneşin 10 milyar yılda yayacağı enerjiden daha fazladır.

Bu patlamalar, maddenin evrende bir noktadan başka noktalara taşınması işine yarar. Patlama sonucunda dağılan yıldız artıklarının, evrenin başka köşelerinde birikerek yeniden yıldızlar ya da yıldız sistemleri oluşturduğu varsayılmaktadır. Bu teoriye göre, Güneş, Güneş Sistemi içindeki gezegenler ve bu arada elbette bizim Dünyamızın da, çok eski zamanlarda meydana gelmiş bir süpernova patlaması sonucu ortaya çıktığı ileri sürülüyor.

 
 
Yeni sayfanın içeriği
 
Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol